İSLAM MERKEZİ

SEVGİLİYE MEKTUP…

Ey sevgili;bilmem ki içerisinde bulunduğumuz,müjdelenmiş bahtiyarlar topluluğunun içerisine kendi isteği doğrultusunda giren fertler var mı? Ben bestelenmeye ne zaman başlandığını bile bilmediğim bu güzel şarkısının vokalistliğine lutf-u ilahi ile getirildiği zaman,herhalde o kutlu beste mana aleminde çoktan zirvedeki yerini almıştı.

Bilmiyoruz ki;bitmeye matuf bu şarkının ilk mısrasına takılmışsa ümitlerimiz,zamanın bizle görülecek hesabı var demektir…ve buna rağmen biz sevgiliye kalbimizin gölgesini sunmakla yetiniyoruz. Sevgiliye asıl sunmamız gerekeni sunamıyoruz. Ona hep türkü yakıyor,ama onu bir türlü duyamıyoruz ve kalbimizin derinliklerinin enfusliğini ona üfleyemiyoruz. Ona nakış nakış çileyle işlenmiş bir bardakta sunacağımız,ne bir damla kanımız ne de bir damla gözyaşımız var…

Oysa sevmek,anlamak ve yaşatmak demek değil miydi? Biz bunu bilerek yola çıkmamış mıydık? Peki şimdi niye sadece sevgiliye “sevgili” gözüyle bakma ihtiyacının ötesine geçemiyor ve onu anlamaktan kaçıyoruz? Sevgiliyi hep başkalarından çalıştığımızdan mıdır,ona yönelik her hamlemiz bu kadar cılız ve sönük oluyor? Yoksa onu uzaklarda aradığımızdan mı bu kadar körleşti gözlerimiz?

Aman Allah’ım yoksa biz sevgilimizi “sevgicik”lere mi sattık? Ve belki de daha bu alışverişin neresinde olduğumuzu bilmeyecek kadar sevgiliden uzaklaştık…Yoksa sağdan yediğimiz yumruklar mı bizi bu aldatıcı dünyanın kucağına itti? Yada biz sevgilimizi “adam bu kadarından da ne olur”lara mı sattık? Evet,her ne yaptıksa yaptık,biz seni hakkıyla sevemedik…

Ey sevgili,biz seni “zaman” denen çarkın “an” denilen en küçük dişleri arasında,daldığımız “sevgicik” hülyalarına karşılık satsak da;ümit ediyoruz ki sen bizi o engin ve kuşatıcı SEVGİNLE bir kere daha gerçeğe uyandıracaksın…